Haber

Ailenin eğitimi ve sosyo-ekonomik durumu suçu belirliyor! “Suçlu çocuk” değil, “suçlu çocuk”

Üsküdar Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdullah Karatay, çocuk eğitim merkezinde büyüyen ve suç ortamında büyüyen çocukların gelecekte suça bulaşma olasılığı hakkında bilgi verdi. prof. Türkiye’de çocuk eğitim yurtlarında kalan suçlu çocukların sosyo-ekonomik durumları arasındaki benzerliklere dikkat çeken Dr. Karatay, ailelerin eğitim düzeyi ve sosyo-ekonomik durumunun çocukların suç işlemesinde önemli bir faktör olduğuna dikkat çekti. .

Karatay, suça sürüklenen ve karar verilen çocukların kaldıkları kurumlar için ‘ıslahevi’ kavramı yerine ‘çocuk eğitim evi’nin kullanılmaya başlandığını, artık ‘suçlu çocuk’ kavramının yerini ağır bir şekilde aldığını ifade etti. “suçlu çocuk” kavramıyla. Çocuğun şu anda gelişimini tamamlamadığı ve suç ehliyetinin tam olmadığı, yani çevresel faktörler veya içinde bulunduğu yapının etkisiyle birlikte suça itildiği kabul edilmektedir. Bu nedenle çocuklara özel bir yargılama ve infaz sistemi geliştirilmiştir. Çocuklara özgü soruşturma (çocuk polisi), yargılama (çocuk mahkemesi) ve infaz sistemi (çocuk eğitim evi) sistemin ayrılmaz bir parçası haline geldi.” söz konusu.

Çocuk eğitimevlerinde yargılanma sonucu cezası kesinleşen 12-18 yaş arası çocukların olduğunu belirten Prof. Burada; Güvenlik tedbirleri kapsamında eğitilmeleri, meslek edinmeleri ve topluma kazandırılmaları amaçlanmaktadır. Bu kurumlar, henüz yetişkin olmayan çocukların rehabilitasyonunun evrensel kurallara uygun olarak yapılmaya çalışıldığı tesisler olarak tanımlanmaktadır.” söz konusu.

Asıl sorun sosyo-ekonomik

Çocuk eğitim yurtlarında kalan çocukların tamamına yakınının (%91,2) 15-17 yaş aralığındaki çocuklar olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Abdullah Karatay, “%27,4 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve 20 ile Marmara Bölgesi. Ailelerinin geldikleri bölgelere göre sıralamasında % ilk sırayı almaktadır. Dikkate değer bir nokta, bu çocukların okuma yazma bilmeyen ve sosyo-ekonomik düzeyi düşük ailelerden gelmesidir. Örneğin bu çocukların annelerinin %35’i okuma yazma bilmezken, %73,4’ünün annesi rastgele gelir getiren bir işte çalışmıyor. Bu bilgi, Türkiye’de çocuk suçluluğunun nedenlerinin daha çok sosyo-ekonomik ve yapısal nedenlerle açıklanabileceğini göstermektedir.” dedi. Çocuklara yönelik kabahatlere baktığımızda durumun tamamen aynı olduğunu belirten Karatay, “2021 verilerine göre çocukların yüzde 49,8’i hırsızlıktan, yüzde 17,5’i yağma suçundan güvenlik birimlerine götürüldü.” söz konusu.

Çocuğun hatayı karşılamaması için “önleyici tedbirlere” ağırlık verilmelidir.

Suça itilen ve çocuk eğitim yurtlarında kalan çocukların bu kurumlara girdikten sonra önemli ruhsal sorunlar yaşadıklarını belirten Karatay, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yapılan bir çalışmada, çocuk eğitim evlerindeki çocukların en az %35’inin, çocukların ailelerinden ve genel olarak koruyucu sistemlerinden soyutlanmaları nedeniyle depresyon yaşadıkları belirlenmiştir. Ayrıca bu sağlık kurumlarında kalan çocuklar bir süre sonra akran dinamikleri ile bu alt kültüre uyum sağlamakta ve suç işlemeye yatkınlık geliştirmektedir. Yeniden yapılan çalışmalarda ikinci kez suça karışan çocukların %71’inin daha önce cezaevi öyküsü olduğu görülüyor. Buradan, bu kurumların rehabilitasyon başarılarının zayıf olduğunu ve “önleyici tedbirler” üzerine yük bindirilerek çocukların hataya maruz kalmamalarının sağlanmasının önemli olduğunu göstermektedir.

Çocuk suçluluğu önlenebilir

Çocukların kapalı kurumlarda ‘ikincil sosyalleşme’ süreçlerine maruz kaldıkları için yeniden suç işleme eğilimi gösterebileceklerini söyleyen Karatay, “Çocukların yüzde 68,6’sı adalet sistemine dahil oluyor ve tutuklandıktan sonraki bir yıl içinde yeniden cezalandırılıyor. Hapishaneden çıktı. Bunun temel nedeni, koruma kurullarının cezaevi veya çocuk eğitim yurdundan sonraki rehberlik, istihdam ve sosyal yardım sisteminin yetersiz ve etkisiz olmasıdır. Özellikle psikolojik destek sağlayan bir mekanizma yok.” söz konusu.

prof. Dr. Abdullah Karatay, çocuk suçluluğunun önlenmesine yönelik yapılan araştırmalar hakkında bilgi vererek sözlerini şöyle tamamladı:

Çocuk eğitim yurtlarında kalan çocukların meslek edinmeleri ve eğitim hayatında kalmaları için çaba sarf edildiğini vurgulayan Karatay, “Çocuklar bile eğitimlerine devam etmek şartıyla 21 yaşına kadar kapalı cezaevlerinde değiller; Özel kaçış önlemleri olmayan eğitim yurtlarında kalabilirler.

Araştırmalar, çocuğun suça bulaşmasında doğrudan ailenin değil, arkadaş veya akran çevresinin etkili olduğunu göstermektedir. Bu da çocuğun suça sürüklenmesinin engellenebileceğini gösterir. Özellikle çocuk takip ve rehabilitasyon gibi sosyal hizmet müdahaleleri ile suça bulaşmasının önüne geçilebilmesi son derece değerlidir.” söz konusu.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu